İngiltere’nin başkenti Londra’da yapılan Filistin halkıyla dayanışma etkinlikleri kapsamında, Gazze’deki insani durumun ele alındığı konferans düzenlendi ve kalıcı ateşkes çağrısında bulunuldu.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının başlamasının ardından 8. kez cumartesi günü, “Gazze’de kalıcı ateşkes” çağrısında bulunmak amacıyla İngiltere’nin birçok şehrinde protesto, gösteri, imza kampanyası ve yürüyüşlerden oluşan çok sayıda etkinlik yapıldı.
Bu kapsamda “Savaşı Durdurun Koalisyonu (Stop the War Coalition)” öncülüğünde, Londra’da Gazze konulu konferans düzenlendi.
Konferansa, İngiltere’de ana muhalefetteki İşçi Partisinin eski lideri Jeremy Corbyn, İşçi Partisi Milletvekili Apsana Begum, Filistin asıllı Amerikalı uluslararası avukat ve aktivist Lara Elborno, yazar Tarık Ali ve Savaşı Durdur Koalisyonu kurucularından Lindsey German’ın yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
“Gazze nüfusunun tamamı Sina Çölü’ne itiliyor”
Corbyn, burada yaptığı konuşmada, İsrail’in Gazze halkını toplu sürgüne tabi tuttuğunu belirterek “Benim gözlemim, ikinci bir Nekbe’nin yaşandığı, Gazze nüfusunun tamamının Sina Çölü’ne itildiği ve Refah Sınır Kapısı’nın diğer tarafında yeni bir Gazze’nin yaratılmaya çalışıldığıdır.” ifadesini kullandı.
Bu süreçte yoksulluk, insani kriz ve açlığın devam edeceğinin altını çizen Corbyn, “ABD, İngiltere, Avrupa ve diğerlerinin, Gazze’deki Filistin halkının hayatlarını mahveden bu durumu gerçekten dile getirmesi için ne olması gerekiyor?” dedi.
Corbyn, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından İngiliz parlamentosunun tutumunu da eleştirerek şu ifadeleri kullandı:
“Son aylarda İngiliz parlamentosunda yaşananlar paralel bir evrende yaşamak gibi. Gerçekten de öyle. Siyasi karar alma unsurlarının ya da siyasi hesapların nasıl yapıldığına dair paralel bir evren ve ayrıca ne yazık ki İngiltere’deki ana akım medyanın çoğu, bırakın Filistin halkına kendimiz için olduğu gibi özgür bir yaşamın tadını çıkarma çağrısında bulunmayı, Filistin kelimesini kullanmanın bile kötü olduğu bir yer.”
Konuşmasında, Gazze’de insani araların yetersiz olduğuna dikkati çeken Jeremy Corbyn, bölgedeki insani krizin bir an önce son bulması için kalıcı ateşkes ilan edilmesi çağrısında bulundu.
“Uluslararası toplum buna nasıl izin veriyor?”
İşçi Partisi Milletvekili Begum de Gazze’de insani aranın son bulmasının ardından İsrail’in saldırılarını sürdürdüğüne işaret ederek “Kendimi sürekli şu soruyu sorarken buluyorum; Bunun devam etmesine nasıl izin veriliyor? Uluslararası toplum buna nasıl izin veriyor?” diye konuştu.
Gazze’de yaşananlara, Batı emperyalizmi ve küresel güç dengesi merceğinden bakılarak anlaşılabileceğine dikkati çeken Begum, bundan sorumlu olan hükümetlerden de hesap sorulmasının önemine işaret etti.
Milletvekili Begum, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İngiltere ve ABD dış politikası çıkarlarının sağ kanadında, tüm yaşamların değerli olduğuna dair neredeyse hiçbir emare yok. Batılı güçler için durum gerçekten de böyle görünmektedir. Kaç Gazzeli çocuğun vahşi sonla karşılaşabileceğinin bir sınırı yoktur. Bizler de bunun son bulmasını ümit ediyoruz ve yerel olarak protestolar, ulusal olarak da gösteriler düzenliyoruz. Bunu yapmaya kesinlikle devam etmeliyiz. Şunu açıkça ifade etmeliyiz ki; tarih, sessiz kalanları, görmezden gelenleri ve savaş suçlarına yeşil ışık yakanları yargılayacaktır.”
Begum, İngiltere’den hem iktidar partisi hem de muhalefet tarafından Gazze’de ateşkes çağrılarının desteklenmesi gerektiğinin de altını çizdi.
“İnsanlığın yanında yer almak, sömürgeci şiddete karşı direniş eylemidir”
Filistin asıllı Amerikalı avukat ve aktivist Elborno ise Gazze’de insanlığın yanında yer almanın, “sömürgeci şiddete karşı direniş eylemi” olduğunu dile getirerek şunları kaydetti:
“Sanırım sömürgeci güçler sizi bu soykırım gerçeğinin kaçınılmaz olduğuna ikna etmek için fazla mesai yapıyor. Bugün size mesajım, bunun kaçınılmaz olmadığı, aksine özgürlüğün kaçınılmaz olduğudur. Bu nedenle lütfen şu anda yapabileceğiniz en önemli şeyi yapmaya devam edin; Filistin halkıyla kesin bir siyasi dayanışma sergileyin, herkes için umut ve haysiyet sembolü olan Filistin halkıyla.”